22 Mayıs 2008 Perşembe


Fuar sigara poşeti

23 Nisan 2008 Çarşamba

İşte Tekel birası ilanlarım


Bira ilanları

Yıllar önce yaptığım bu ilanların Milliyet gazetesinde Mehmet Yalçın'nın köşesinde gördüm. Kendisine bir mesaj attım nerden bulduğunu benim elimde bu ilanların olmadığını yazdım. Sadece nerden bulduğunu öğrenip, ben de ordan alabilirim diye düşünmüştüm. Yanıt bile vermedi. Bende zgazeteden taradım.Gazete de yayın tarihi tarihleri 10.02.2008 ve 20.04.2008

21 Nisan 2008 Pazartesi



Çello çalan kız

15 Nisan 2008 Salı

ben ve annem

Resim ve illüstrasyon yapmayi çok seviyorum

Tüm insanların yaşamında en yalın biçimiyle de olsa resim vardır diye sözlerime başlıyorum.Benim yaşantıma resmin girişi, küçük bir çocukken yemek yedirmeye çalışan annemin çizdiği gelin resimleri nedeniyledir..
Ancak aynı annem, sonradan ders çalışmamı engeller gerekçesiyle, resim yapmama engel olmaya başladı. Bu beni daha çok resme yöneltti.
“ Ben resim okuyacağım “düşüncesi orta okulda beynime kazındı. Sürekli resim yapıyordum. Diğer derslerde bile resim yapmak en büyük zevkimde. Bu yüzden orta öğretimde tam dört yıl kaybettim. Her yıl bütünlemeye kaldım. Ama resim okuyacağım düşüncesi hiç değişmiyordu. Aslında her çocuk dört veya beşinci sınıfa kadar resim yapmayı sever. Ve hayal gücü küçük yaşlarda kuvvetlidir. Ama belli bir yaştan sonra bu özelliklerini yitirirler. Son yıllarda okullarda resme verilen önemin azalması da büyük etkendir. Ne yazık ki okullarda öğrenciyi yanlış yönlendiriyorlar, bunu kurslarda ki eğitimcilerde yapıyor. Örgencilerden öğrendiğime göre gerçekten çocukları çok yanlış yönlendiriyorlar ve bu çocukların sene kaybetmesine neden oluyor. Önce öss ye çalışın nasıl olsa Güzel Sanatlarıda yaparsınız deniyor. Hele kurslarda eğitim alan ve meslek liselerinde okuyan öğrenciler hemen tasarımcı olacaklarını sanıyorlar. Oysa bu mümkün değil. Hatta dört yıl okuduktan sonra da herkes tasarımcı olamıyor ne yazık ki. Ancak bir isminiz oluyor ama tasarımcı olabilmek için ilgili fakülteleri bitirip çok çalışmak gerekiyor. Bir de Mimarlar odası kesinlikle her okul mezununu kabul etmezler hele ki lise mezunlarını. İç mimar olabilmek bu ünvanı hak edebilmek için kesinlikle ilgili bir fakülteden mezun olmak gerekiyor. Yani olmayanların mimar ve iç mimar adı altında çalışmaları mümkün değil. Güzel sanatlara girmek için 3000 öğrencinin, hele yıllarca ders almış, Güzel Sanatlar liselerinden mezun olmuş öğrencilerle yarışmasının ne kadar zor olduğunu bilmiyor öğretmen ve veliler. Öss sınavından daha zor çünkü kesin sonuçlar yok bu sınavlarda. Çizemeyen öğrenci asla bu okullara giremez. Zaten girdiklerini varsayalım bir yıl zor dayanırlar, okulu bırakırlar. Resmin yanında müzik, tiyatro ve edebiyat benim için yaşamın anlamıydı. O yüzden şimdiki gençlere acıyorum…Sanattan o kadar uzaklar ki… Ve çogu bir makine gibi her söyleneni kabul ediyor, hiç araştırmıyorlar .Ben çok istedigim güzel sanatlara 1971 de kavuştum. Tatbiki güzel sanatlar, yani bugünkü adıyla Marmara üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünü kazandım. Okulumuz tasarımcı yetiştiren ve Alman Bauhause ekolünü örnek alarak örgenci yetiştiren tek okuldu. 1975 yılında bu okuldan mezunoldum hem de hiç kalmadan çalışkan bir öğrenci olarak. Ve çalışma yaşamıma başladım.İki yıl çeşitli ajnslarda çalıştıktan sonra 1977’de Tekel Mamul Geliştirme ve Reklam Şubesine girdim. Tasarım bölümünde Grafik Tasarımcı olarak çalışmaya başladım. 20 yıl Tekel ürünleri için etiket,sigara poşeti,ilan, afiş yaptımYaptığım her işte illüstrasyon yapmak hoşuma gidiyordu. Yeni rakı, Ankara Viski,likör etiketleri , fuar sigaraları ve Tekel’in düzenlediği şarap yarışmaları… Bu arada suluboya resim yapmaya başladım. Emekli olduktan sonra atölye açtım. Bir yandan resim yapıyor,bir yandan da ilgilenen öğrencilerin Güzel Sanatlara okullarının sınavlarına hazırlanmasına yardımcı oluyorum.Böylece bir hayalim daha gerçek oldu.Özellikle suluboyada kendimi rahat hissediyorum. Renkler ve renklerin dağılımı resme soyut bir hava katıyor ve ben bunu seviyorum. Resimlerimde konunun özellikle kadın olmasının nedeni, kadın ve sorunlarını iyi biliyor olmamdır.hem de kadın figürü resme daha estetik bir hava katıyor.Önceleri balerin ve dans edenleri resmediyordum ama bir gün fırçayı aldım ve kısa sürede bir figür yaptım ,işte orda kullandığım teknik daha sonra tüm resimlerime yansıdı.
Şimdi bu teknikle o, “sorunlardan bunalmış kadının çığlığını” daha iyi yansıtabildiğimi düşünüyorum.Çok bunaldığım dönemlerde yaptığım resimler beni anlatıyor. Sanata bir köşesinden bulaşan herkeste normalin dışına, farklı olmaya yönelim vardır. Duyguları daha yoğundur. Bunlar resmime de bir biçimde yansımaktadır.
“Bağırmak istedim bunun beni hafifleteceğini biliyordum, ama bağıramadım,utandım “ Kazancakisin bu sözü bence sanatsal yaratıcılığın kaynağını açıklayan özlü bir sözdür.



28 Mart 2008 Cuma

24 Mart 2008 Pazartesi

10 Şubat 2008 Pazar

güzel kedim maviş önce asagı düstü . O kadar korkak bir kedi ki zaten iyice korktu ve bir türlü saklandıgı yerden alamadık onu. Üstünü iyice kapattık ki kaçamasın ve diger kediler zarar vermesin diye ve o gece aşagıda bıraktık onu. Ama ne yazık ki işguzar komşum barınagını açıp su dökmüş. Sabah yerinden çıkmıştı. Ama sakıyoruz o yerden çıkması olanaksız. Komşumuz nasıl kaçtı diyor ama belli sepetine girer belki diye sepetini de bırakmıştık oraya ve içi su doluydu. Bir daha da onu yakalayamadık. Gitti artık bahçe de bile yok:(